23 Şubat 2009 Pazartesi

Aristoteles, Topikler, Kitap 1, Bölüm 1

Kitabımızın amacı, bize yöneltilen her türlü sorun hakkındaki genel olarak kabul edilmiş görüşlerden yola çıkarak akıl yürütmemizi sağlayacak ve bize, bir argümana karşı dururken, yaptığımız işi bozacak herhangi bir şey söylemekten kaçınmamızı sağlayan bir araştırma yapmaktır. Öyleyse, diyalektik muhakemeyi daha iyi anlayabilmek için, öncelikle muhakemenin ve çeşitlerinin ne olduğunu söylemeliyiz: çünkü önümüzdeki kitaptaki araştırma konumuz diyalektik muhakemedir.

Muhakeme, belli şeyler ortaya koyulduğunda, onlardan bu önceden konulmuş şeylerden farklı bazı şeylerin zorunlu olarak çıktığı bir argümandır. (a) Muhakemenin başladığı öncüller doğru ve asli ise yahut bu öncüller hakkındaki bilgimiz doğru ve asli olan öncüllerden kaynaklanıyor ise, bu bir tanıtlamadır: (b) diğer yandan eğer genel olarak kabul edilmiş görüşlerden başlayarak akıl yürütülüyorsa, bu da, diyalektik muhakemedir. İnanılırlıklarını (pistis) başka bir şeyden değil de bizzat kendilerinden alanlar, ‘doğru’ ve ‘asli’ olanlardır: zira bilimin ilk ilkeleri açısından nedenini niçinini sormak gerekmez; ilk ilkelerin her birisi inancı bizzat kendi içlerinde ve kendileri vasıtasıyla sağlamalıdır. Diğer yandan, bu ‘genel olarak kabul edilmiş’ görüşler, her bir kişinin veya çoğunluğun veyahut da filozofların –yani herkesin, veya çoğunluğun yahut da onların en itibarlarının ve meşhurlarının- kabul ettiği görüşlerdir.Yine, (c) eğer muhakeme genel olarak kabul edilmiş gibi görünen ama öyle olmayan görüşlerle başlıyorsa, yahut genel olarak kabul edilmiş olan yahut öyle görünen görüşlerle başlıyormuş gibi görünüyorsa, ‘eristik’tir. Zira, genel olarak kabul edilmiş dediğimiz şeylerin hiçbirisi sadece yüzeydeki bir ilüzyondur, aynı eristik argümanların ilkeleri söz konusu olduğunda olduğu gibi; çünkü bunlardaki safsata, pek az bir idrak gücüne sahip olanlarca bile hemen açıkça görülebilir. Dolayısıyla, mezkur eristik muhakemelerden ilki gerçekten ‘muhakeme’ denmeyi hak eder, ancak diğerine ‘muhakeme’ değil de ‘eristik muhakeme’ demek gerekir, zira akıl yürütmek gibi görünse de, öyle değildir. Üstelik (d), zikredilen bütün bu muhakemelerin ötesinde bir de yanlış-muhakemeler vardır ki özel bilimlere, mesela geometri ve kardeş bilimleri gibi bilimlere, özgü öncüllerle başlarlar. Çünkü bu muhakeme formu, zikrettiğimiz muhakemelerinden farklı görünür; yanlış bir şekil çizen kişi ne doğru ne asli ne de genel olarak kabul edilmiş şeylerden akıl yürütüyordur. Çünkü tanımın içinde kalmaz; herkesin yahut çoğunluğun yahut da filozofların kabul ettiği görüşleri varsaymaz da muhakemesini söz konusu bilime uygun olsa da, doğru olmayan varsayımlar üzerinden yürütür; çünkü yanlış-muhakemesini ya yarıdaireleri yanlış betimleyerek yahut çizilmemesi gereken şekilde çizgiler çizerek yanlış-muhakemesinin ortaya çıkmasına neden olur. [Yanlış-muhakeme, esasında c’dekilerin alt başlığı gibi duruyor. Ama muhakeme biçimini diğerlerinden ayırdığı için, tek başına bir başlık açmış. Yani, tanımın dışına çıkmak suretiyle yapılan yanlış muhakemeler, bu grubun içinde. Özetleyecek olursak: (1) Tanıtlama muhakemesi: Analitiklerin konusu; (2) Eulogos’tan başlayan muhakeme, diyalektik: Topiklerin konusu (3) Görünüşte diyalektik; (4) Yanlış-muhakeme] (...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder